22 Eylül 2021

Yol Ayrımı

yol ayrımı

Bir yol ayrımında olduğunuzu varsayalım. Sağ ve sola giden iki ayrı yol görüyorsunuz. Sağ taraftaki yoldan daha önce geçtiniz. Sol taraftaki ise daha kestirme ancak bilmediğiniz bir yol. Hangi yolu seçerdiniz? Çoğunluk sağ taraftaki bildiği yolu seçme eğilimi gösterir. Alıştığımız, bildiğimiz ve güvendiğimiz yolu seçme eğilimimiz bilinmeyene göre daha fazladır. Değişim gerekliliği oluştuğu durumlarda alışkanlıklarımız bize karşı koyarak “onu yapma bunu yap”, “o yoldan gitme bu yoldan git” der.

Alışkanlık kavramı TDK’ya göre bir edim ya da etki karşısında canlı bir varlığın kazanmış olduğu değişmez tutumdur. İkinci anlamı ise bir şeyin sık sık yinelenmesi sonunda oluşan huy ve ‘alışkı’ olarak tanımlıyor. Değişime direnç gösteren kişileri gözlemlediğimizde alışkanlıklarını değiştirmekte zorlandıklarını; değişime açık olan kişilerde ise yeniliklere açık olma halinin daha fazla olduğunu görebiliriz. Değişim ve alışkanlık kavramı birbirine zıt kavramlar gibi duruyor. Alışkanlıklarımızı değiştirmek istiyorsak 20 gün aynı eylemi yaparak 21. gün yeni bir alışkanlık edinebiliriz. Değişimin alışkanlık üzerine olan etkisi şu şekilde düşünülebilir; COVID-19 döneminde tüketici alışkanlıklarında çeşitli değişimler meydana geldi. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye’nin e-ticaret hacmi 2020 yılının ilk altı ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 64’lük bir artışla, 91,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Fiziksel olarak yapılan gıda alışverişleri yerini online alışverişlere bıraktı. İlk başta güven vermeyen bu alışveriş yöntemi, dışarı çıkma yasaklarından ve virüs kapma korkusundan dolayı yapılması gereken bir eyleme dönüştü. Sonrasında ise tüketiciler tarafından benimsendi ve değişim meydana geldi. Alışkanlıklarımız böylece devreden çıktı ve yerini değişime bıraktı.

Unutabilmenin önemli bir beceri olduğunu düşünüyorum. Yaşanan her şeyin etkisi zamanla azalıyor. Alışkanlıklarımızı neden kıramıyoruz? Unutarak ve yeniden başlayarak bunları değiştirebiliriz. Zor bir gün geçirdiğimizde bu zor günü atlatmak için neler yapıyoruz? Belki müzik dinliyoruz, belki yürüyüşe çıkıyoruz. Bu alışkanlıklar o günün rahatsız edici duygularını atlatmamıza yaramıyorsa neden farklı bir yol izlemeyelim ki? O yolu unutarak yeni yollar keşfetmeliyiz. Böylelikle kendimiz için değişim kapılarını açmış olacağız.

Değişim zor görünür. Fakat zor değildir. İlk başta alışkanlıklarımızı değiştirmek gerekir. Sonrasında alışkanlıklarımız bizi kendimize getirir. Sonunda ise “iyi ki” deriz. Yeter ki o ilk adımı atalım. Rutinimizi değiştirip yeniliklere kapımızı açalım. Charles Duhigg yazdığı Alışkanlıkların Gücü kitabında; Çikolatalı kurabiye yeme isteğinin saat 3,5’tan sonra masasına oturduğunda ortaya çıktığını fark etmiş.  Bu işaretlerin ortaya çıkma sebebi ise rutini ve alışkanlığı. Sonrasında bu işareti aldığında 3,5’ta masasından kalkıp kafeteryaya giderek iş arkadaşlarıyla birlikte oturup yemeye başlamış. Yazar 3 günlük deney yaparak; 1. gün çikolatalı kurabiye isteği geldiğinde kafeteryaya gitmek yerine dışarıya çıkıp kısa bir yürüyüş yapmış. 2. gün dışarı çıkmak yerine kafeteryaya gitmiş fakat kurabiye yerine şeker almış. 3. gün ise kafeteryaya giderek arkadaşlarıyla sohbet edip hiçbir şey almadan dönmüş. Üç günün sonunda bu alışkanlığını değiştirebildiğini fark etmiş. Bu örnekteki gibi alışkanlıklarımızı, rutinimizi değiştirmek için gerekli gücü içimizde bulabiliriz. Farklı yollar, farklı tercihler yaparak “iyi ki”ye ulaşabiliriz. Yeter ki isteyelim.

Filozof Heraklitos’un da dediği gibi “aynı nehirde iki defa yıkanamazsınız”. Bir dakika önceki siz ile şu an ki siz aynı değilsiniz.

 

Gizem Nur Çıklaçiftçi

Paylaş!
LinkedIn
WhatsApp
X
E-posta
Facebook
Print

Benzer Yazılar