Ev işlerinde çok başarılı biri değilim ama en çok sorun yaşadığım alan su giderleri olur. Mutfak, banyo gibi aklıma gelen yerlerde, suyun istediğim hızda gitmemesi sorun olduğunu düşündürür ve o stres ile bulduğum tüm kireç sökücü, lavabo açıcı ürünleri alır, talimatlara uygun şekilde kullanırım. Bu çabalar bazen sorunumu çözermiş gibi görünür ama aynı sorunla karşılaşmaya devam ederim.
Bana göre elimden gelen her şeyi yapıyorumdur, bildiğim ve daha önce yaptığım şekilde! Yine böyle bir savaş döneminde bir gece mutfağı basan yağlı bulaşık suyuyla uyandım. Artık konu suyun yavaş gitmesinden çok temizlenecek halı, yağı çekmiş parkeler ve bu şekilde devam edemeyeceğim duygusuydu. Bir tesisatçı çağırdım, elinde benim bildiğim metot ve malzemeler yoktu, sadece bir esnek tel miydi o? 15 dk. sonra tıkanık kanalı bulmuş, boruyu temizlemiş ve suyu açmamı istiyordu. Yok daha neler! Biz senelerdir bu savaşı ne malzemeler ile yaptık, bu kadar mıydı? Tabi ben savaştığımı zannederken yarattığım enkazı toparlamak bana kalan bir ceza oldu. Şanslıydım, temizlenerek düzelebilecek şeylerle ders alabilmiştim.
Kurumlar bu kadar şanslı olamayabiliyor. Sistem içindeki tıkanıklar; iş ve pazar kaybına, rekabette geri düşmeye, iyi insan kaynağını yitirmeye veya kurumun geleceğini tehdit etmeye başladığında savaşmaya aynı yollarla devam etmektense yeni bir yol denemek, bunu hemen yapabilmek önem kazanıyor.
Profesyonel iş hayatımın içerisinde, mesleğim gereği sadece kendi çalıştığım kurumları değil, iş ortaklarımızın kurum yapıları, iş yapma şekilleri üzerinde de gözlem yapma şansım olmuştur.
20 yılı aşkın sürede anlamakta hep zorlandığım, bireylerden bireylere verilen önerilere, ilerleme yol haritalarına ya da sürekli gelişim takvimlerine toplu bir akılla kurumun neden varamadığı olmuştur. Kurumları oluşturan insanlar bunca gelişim deryasında yüzerken ne oluyordu da bütüne yansıması gerçekleşmiyordu.
Kurumlar teknolojiye, insana, varlıklara ve hatta topluma katkıda bulunmak amacıyla hep aynı düşünce ve iş yapma şekliyle farklı, yaratıcı ve şaşırtıcı sonuçlar almayı beklerken tam olarak ne düşünür?
Başlangıçta her şeyi tam ve olması gerektiği gibi kurgulamış olabiliriz. Günün gereklerine, imkân ve kısıtlarına, tabi en önemlisi kurumun hayat amacına göre yaptığımız eşsiz tasarım ne olur da önümüzdeki engel olmaya başlar? Aslında bir şeylerin değişmesi gerektiğine dair mesajları alır, ama bildiğimiz gibi iş yapma güdüsü ile görmezden mi geliriz?
Kurumlarda;
- Ölçülebilir sonuçlar görülemediği için karar almada zorlanılıyorsa,
- Görev tanımları, yetki ve sorumluluklar net olmadığından zaman ve enerji kayıpları oluşuyor, sonuca varılması zorlaşıyorsa,
- Doğru iş, doğru insan, doğru performans ve adil değerlendirme sistemi bir yerlerde çalışmamaya başladıysa,
- Kurumun çalışanları hangi amaç için, ne fedakârlıkta bulunulacağı konusundaki bilincini yitirdiyse,
- Yapılan teknolojik yatırımlara rağmen beklenen verim yakalanamıyorsa,
- Alınan eğitimlere rağmen günlük hayata yansıyan hiç bir fark olmuyor,
- Müşterilerin beklentileri, rakiplerin eylemleri karşısında izliyor, anlamaya çalışıyor sonra yetişmeye gayret ediyorsak…
Acil müdahale gerektiren, ciddi bir sorunumuz olabilir. Burada iki yol var; ya tıkanık kanallarla savaşmayı denediğim gibi geçici ama sonucu belirsiz yollarla günü geçirmek ya da sorunun derin teşhis ve tedavisine izin vermeyi denemektir.
Bazen kurumların da su kanalları gibi analiz edilmeye, mevcut durumun nasıl göründüğünü anlamaya, alışkanlıkların dışına çıkıp başka şekillerde ne yapılabileceğini görmeye ve yardım almaya ihtiyaçları olmaktadır. Günün şartlarında eğilimler, teknolojik etkiler ve insanda oluşan kuşak farklarının işe olan etkisini bilmek gereklidir. Geçmişte kurduğumuz sistemi sorgulamak değişim ihtiyacını kucaklayabilmek önemlidir. Değişim ihtiyacını kabul etmenin, bu konuda adım atmanın yaratacağı motivasyonla ortak aklı oluşturmak ve bu güne dair bir şey söylemeye başlamak lazımdır.
“Delilik; tekrar tekrar aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” A. Einstein