Bir çalışanın işe başvurduğu ilk andan şirketten ayrıldığı güne kadar (ayrılış süreci de dahil) yaşadığı tüm etkileşimlerin bütünü “Çalışan Deneyimi ”dir. Yöneticisiyle kurduğu ilişki, aldığı geri bildirimler, ofis ortamı, kullanılan teknolojiler, şirket kültürü ve kurumun değerleri bu deneyimi şekillendirir.
Geleneksel insan kaynakları anlayışında var olmayan neler bugün bu konuları konuşmamızı gerektiriyor sizce? Artık daha insan odaklı ve çalışanların anlam arayışını gözeten yaklaşımlara ihtiyaç duyuyoruz. Sadece maaş, ünvan ve yan haklarla yetinmeyen çalışanlar, artık iş yerinde değer görmek, gelişmek ve katkılarının fark edilmesini istiyor.
“Müşteriler önce gelir” diyen şirketler, yanlış düşünüyor. Çünkü önce çalışan gelir. Mutlu
çalışan, müşteriyi mutlu eder” diyor Simon Sinek.
Simon Sinek’in ifadesinden yola çıkarak, şirketlerin başarısı için yalnızca müşteri
memnuniyetinin değil, çalışan memnuniyetinin de en az o kadar önemli olduğunu
söyleyebiliriz.
Peki neden bu kadar önemli?
Gallup ve Deloitte gibi küresel araştırmaları incelediğimizde, çalışan deneyimi güçlü olan şirketler:
• Daha yenilikçi çözümler üretiyor,
• Çalışan bağlılığını artırıyor,
• Müşteri memnuniyetinde önemli artışlar yaşıyor.
Yeni kuşaklar, özellikle birçok tartışmaya konu olan Z kuşağı, iş yerinde yalnızca iş değil,
bir amaç da arıyor. Çalıştığı yerin vizyonuna inanmak, katkı sunduğunu hissetmek ve
birey olarak görülmek istiyor. Sadece Z kuşağı değil artık bir çoğumuz bunu istiyor ve
istediğimizi de ifade edebiliyoruz.
Çalışan Deneyimini Güçlendirmek İçin Neler Yapabiliriz?
1. İletişimi Şeffaf Hale Getirin
Açık ve çift yönlü iletişim, çalışanların sesinin duyulduğunu hissetmesini sağlar. Sadece
konuşmak değil, dinlemek ve anlamak da önemlidir. Bizim zamanımızda böyle değildi
söyleminden uzaklaşmak gerekiyor. Zaman da insanlar da değişiyor.
2. Esneklik Sunun
Uzaktan ya da hibrit çalışma modelleri, iş yaşam dengesini destekler. Esnek saatler
çalışanların üretkenliğini ve bağlılığını artırır. Doğru sistemler kurarak bu alanlarda
yapacağımız değişimler çalışanın değerli hissetmesine katkı sağlar.
3. Teknolojiye Yatırım Yapın
Dijital araçlar sayesinde çalışanlar işlerini daha verimli ve keyifli hale getirebilir. Teknoloji,
sadece süreçleri değil, deneyimi de kolaylaştırır. Bu alanlara yapılacak doğru yatırımlar
performansı da arttırır.
4. Gelişim Fırsatları Sağlayın
Eğitim, koçluk, mentorluk ve kariyer planlaması gibi uygulamalar, çalışana “Senin
gelişimin bizim için önemli” mesajı verir. Burada dikkat edeceğimiz konu kimin neye
ihtiyacı var analizinin doğru yapılmış olmasıdır. Herkesin gelişim ihtiyacı olduğu konular
aynı değildir.
5. Takdir ve Kutlama Kültürü Geliştirin
Başarıları görün, kutlayın ve takdir edin. Takdir edilmek, çalışan motivasyonunu
yükselten en güçlü unsurlardan biridir.
Henry Ford’un bu konudaki sözlerine de değinmeden olmaz.
“Bir araya gelmek bir başlangıçtır, bir arada kalmak ilerlemedir, birlikte çalışmak
başarıdır.”
Artık Kimse Eskisi Gibi Çalışmıyor
“Çünkü kimse eskisi gibi yönetilmeyi kabul etmiyor.”
Deneyimlerimden ve kurduğum iletişimlerden yola çıkarak sahada gördüğüm, çoğu
kurumun hedefinin “en iyi yetenekleri çekmek” olduğu. Benim sorum ise “Peki onları
elde tutabiliyor musunuz?” Yeteneği çekmek, geliştirmek ve elde tutmak birbirini
tamamlayan, sürecin sürdürülebilir olmasını sağlayan adımlardır.
Eskiden iyi bir iş, yüksek maaş ve prestijli bir unvanla ölçülürdü. Bugünse bir çalışanın iş
yerinde ne hissettiği, yaptığı iş kadar önemli hale geldi. Elde tutmak için deneyim
yaratmak gerekiyor. Kurum kültürünü çalışan odaklı hale getirmek, sadece bugünün
değil, geleceğin de en stratejik yatırımıdır. Çalışan deneyiminin lüks değil, zorunluluk
haline geldiğini kabul etmek gerekiyor.
Bu yüzden artık yeni bir dönemin içindeyiz: Çalışan Deneyimi Çağına Hoş Geldiniz!
Seda GÖKSOY











