9 Ocak 2025

Değişen İş Dünyasında Hangi Beceriler Gelecekte Daha Değerli Olacak ?

Resim1

 İnsanlık tarihinin en hızlı ve en göz kamaştırıcı dönüşümü hangi yüz yıla kısmet oldu?

18. yüzyılın sonlarından itibaren başlayan Sanayii Devrimi ile 20. yüzyılın sonlarına doğru başlayan Dijital Devrim bu sorunun cevabı için yarışa tutuşsalar berabere kalma olasılıkları oldukça yüksek olurdu. Hız konusunda Dijital Devrim şüphesiz başı çekerdi. Sanayi Devrimi ekonomik ve sosyal yaşantıyı, tarım temelli toplumlardan sanayi temelli toplumlara geçişle, üretim, makineleşme, ulaşım ve iletişim alanındaki devrimlerle temelden değiştirdi. Dijital Devrim, internetin yaygınlaşması, mobil iletişim, bilgisayar teknolojileri, veri analitiği, yapay zeka gibi gelişmelerle, insan hayatını büyük ölçüde dönüştürerek bireylerin iletişim şekillerini, çalışma tarzlarını ve bilgiye erişim yöntemlerini değiştirdi; ve bugün yaşayan bizler bu dönüşüme şahit olmaya devam ediyoruz. Değişime ve dönüşüme adapte olmak, ihtiyacın ötesinde, gelişen süreçlerin doğal bir parçası haline gelince, Sanayi Devrimi’nden çok daha gerilere gitmek mümkün. Bilişsel ve davranışsal becerilerin ötesinde insan fizyolojisi dahi adaptasyon gerekliliğinin ya da işlevini yitiren fonksiyonların örnekleri ile dolu; en basit haliyle ateşi kontrol edip, farklı alanlarda kullanıp besinleri giderek daha fazla işleyebilmemizin sonucu olarak tıpkı 20 yaş dişlerimizin bugün gereksiz hale gelmesi gibi.

 

Günümüze geldiğimizde dijitalleşme, küreselleşme ve teknolojik ilerlemelerin etkisiyle, bireylerin ve organizasyonların sahip olması gereken yeni yetkinlikler de öylesine belirgin hale geldi ki bugün dijital okuryazarlık, dijital yeterlilik ve teknolojik adaptasyon gibi beceriler, iş gücünün dijital çağa entegre olabilmesi için “olmazsa olmaz” bir öneme sahipler. 2023 yılında Dünya Ekonomik Forumu’nun Mesleklerin Geleceği Raporu’nda iş gücünün %85’inin 2030 yılına kadar işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu verisi yer aldı. Bugün özellikle dijital araçları etkin şekilde kullanma yeteneği,  Sanayi Devriminde makineleri kullanabilme yeteneğiyle benzer bir öneme sahip. Diğer taraftan iş yaşamında karşımıza çıkan kritik yetkinliklerden problem çözme, iş birliği ve uyum sağlama, Dünya Ekonomik Forumu tarafından Eğitim 4.0’da da yine günümüzde öğrencilere kazandırılması gereken üç kritik beceri olarak ortaya kondu. PWC’nin 2024 yılı içerisindeki Küresel Dijital Beceriler Anketi’nde ise organizasyonların %70’inin, dijital yeterliliği yüksek olan çalışanların daha yüksek performans sergilediğini ve iş süreçlerini daha verimli yönettiğini vurgulayan bir veri yer aldı. Teknoloji ve dijitalleşmenin getirdiği yenilikler, tüm bu verileri oldukça tutarlı ve mantıklı bir yere oturtsa da, teknoloji ve dijitalleşme ile yan yana koymayı beklemeyeceğimiz türden, ve oldukça kritik bazı davranışşal beceriler bugün neredeyse zirveye yükseldi. Duygusal zeka, yaratıcılık, yılmazlık, esneklik, stres toleransı gibi davranışsal beceriler; bir başka ifadeyle duymaya da alıştığımız ‘soft skill-yumuşak beceriler veya bugün yeniden adlandırılan power skills-güç becerileri’ bunların arasında yer alıyor. Duygusal zekaya sahip bireyler, iş yaşamında ekipler içerisinde iş birliğine daha yatkın hareket ediyorlar ve etkin iletişim kurabiliyor, empati geliştirip karşılıklı anlayışla liderlik avantajını rahatlıkla elde ediyorlar. Ayrıca, yaratıcı düşünebilen ekip üyeleri, yenilikçi çözümler üreterek organizasyonun ya da takımların rekabet avantajı elde etmelerine de destek oluyorlar. Yaratıcılığın artması yine ekipler içinde ve ekipler arasında iş birliğinin ve uyum yeteneğinin de gelişimini perçinliyor.

 

Zorlu dönemler karşısında direnç gösterme ve devam etme gücünü simgeleyen yılmazlık, esneklik ve adaptasyon becerileri de bugünün kritik becerileri arasında yer alıyor. Sanayi Devriminin getirdiği belirsizlikler ve sosyal değişimler de o dönemin toplumlarına ve iş hayatının içerisindeki bireylere dayanıklılık kazandırmıştı; bugün ise pandemi gibi olağanüstü koşullar, bu becerilerin önemini hatırlatmak bir yana dursun, o önemi daha da artırdı. McKinsey’nin 2024 yılı itibarıyla yaptığı araştırmada, çalışanların %60’ının pandemi süresince stresle başa çıkabilme ve esneklik geliştirme yeteneklerinde artış gözlemlediğini ortaya koydu.

 

İnsanlığın gelişimi ve dönüşümü bu zorunlu yeni becerilerin ışığında şekilleniyor. Bugün, bu değişimlerin getirdiği beceri setlerini benimseyen bireyler, iş yaşamının içerisindeki çalışanlar ve liderler, şüphesiz geleceğin iş dünyasında daha rahat hareket edecek ve söz sahibi olacaklar. Bilişsel yetkinliklere odaklanmanın tek başına yeterli olmayacağı, duygusal zeka, yaratıcılık ve yılmazlık gibi davranışsal becerileri, liderlik becerileriyle beslemenin değerli ve zorunlu olduğunu tecrübe edeceğimiz dönemlerden geçiyoruz. Aynı zamanda insanın ve insan olmanın yeri doldurulamaz eşsiz özelliklerine de sahip çıkmamız gereken bir çağı yaşıyoruz. Audrey J. Murrell, çevik, öğrenen liderlerin “Ne yapacaklarını bilmediklerinde dahi ne yapacaklarını bildiklerini” söylüyor. Bilinmeyenden ve değişimden korkarak felç olmak yerine tüm bu beceri setlerimizi geliştirerek, aynı zamanda çevremizin ve kendimizin farkında olarak, “insan” odağımızı koruyarak yılmadan, yorulmadan yolumuza devam etmek zorunluluğun ötesinde aynı zamanda çağımız insanın bir sorumluluğu da değil mi?

Bürge ATALAY

Kaynaklar:

  • World Economic Forum, Future of Jobs Report, 2023
  • PwC, Global Digital Skills Survey, 2024
  • Harvard Business Review, The Importance of Emotional Intelligence in the Workplace, 2024
  • Flinders University, Forearm Artery Reveals Human Evolution Continues , News, October 2020, Alındığı Yer: Evrim Ağacı
  • McKinsey & Company, Resilience in the Workplace: Lessons from COVID-19, 2024
Paylaş!
LinkedIn
WhatsApp
X
E-posta
Facebook
Print

Benzer Yazılar