Yanlış Dil Kullanımına Dikkat!

Duyup önemsemediğiniz, söyleyip dinlemediğiniz, görüp rahatsız olmadığınız ve okuyup fark etmediğiniz yanlış dil kullanımları var mı? Bence var. En çok karşılaştığım yazılı örneklerden bir bölümünü paylaşmak isterim…

YANLIŞ DOĞRU
Şarz etmek Şarj etmek
Süpriz Sürpriz
Poğça Poğaça
Ahçı Aşçı
Herkez Herkes
Tualet Tuvalet

Bir de kulaklarımı tırmalayan, gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi şaşırtan ve bu gerçek olabilir mi diye düşündüren günlük yaşamda tanık olduğum örnekler var. Örnekler ve benim için anlamları şöyle:

  • Merhabalar (Yeni nesil selamlama. “…lar” eki nereden geldi? Ne gerek var? Aaa bir de demezler mi “Büyük bir gruba seslenirken herkesi önemsediğimi belli ediyorum.” Oyyy oyyy gerekçe de tamam.)
  • Tülay ben (Türkçe söz dizimine göre “ben Tülay” diyecektim. Modaya uydum. Renkli camda özensiz çevirilerle dizi izlerken bunu da kapmış (!) olmalı.)
  • Aynen (Söyleyecek sözüm tükendi. Yenisini bulamadım. Sen ne dediysen tekrarlıyorum. Böylece az yoruluyorum.)
  • Sıkıntı yok (Yine söz bulamadım. Boşlukları böyle dolduruyorum. Durumun sıkıntılı olup olmaması hiç önemli değil. Sözüm bu.)
  • Ayrıyeten (Ayrıca, ek olarak, bundan başka vb. var ama böyle söylemek kolay geldi. Hem bunu herkes söylüyor!)
  • Sakin (Kim çılgınlık yapacak ki? Hem niye ikide bir sakin olmamı anımsatırlar ki?)
  • Tabii ki de (“… de” eki nereden geldi? Elbette, lafı mı olur demek yetmiyor mu?)
  • Kısmet (Her durum, olgu, olay tevekküle bırakılır mı? Benim yapacağım bir şey yok mu? Sorumluluklarım? Ödevlerim? Nedir bu her sözün sonu kısmet!)
  • Kesinlikle (Evrende kesin olan ne var ki? Öyleyse söylenen, yapılan bir şeyin ardından niçin bu sözü kullanıyoruz? Kesinlikle diyerek ifade ettiğimiz görüşlerimizin dayanakları ya da gerekçeleri neler?)
  • Yani (Dil tutukluğu yaşayan için soru sorarcasına seslendirilen boşluk doldurma ifadesi. Size katılıyorum, doğru olabilir, bence de öyle vb. demek yerine kolay ve basit. Karşısındaki besbelli ne dediğini anlıyor.)
  • Yok artık! (Öyle şaşırtıcı ki diyemediği için bu biçimde ifade edebiliyor. İnsanın içinden var artık demesi geliyor.)
  • Atıyorum (Neden atıyorsun? Eskidi mi? Atıyorsan tutamam ki… Söylediğin o kadar değersiz mi? Örnek ver, mesela de, örneğin de, başka türlü söylemek gerekirse de… Öyle çok söz var ki…)
  • Hani (Ardından bir söz söylese, örnek verse, tümce kursa anlamlı bulacağım ama tek başına ve sorur sorar tonunda seslendirince anlamını bilemiyorum. Ne ola ki?)
  • Sanırsam (Zannederim diyecekti diyemedi. Sözcüğü böyle sanıyor.)
  • Yapcak bişey yok! (Gerçekten mi? Sahiden mi? Bu kesinlik nereden? Üstelik bu ifadenin Türkçe yazılısı şöyle olmalı: Yapacak bir şey yok! Söylerken de biraz olsun yazılışına benzemeli.)
  •  Resim çekiniyoruz (Resim mi? Resim niye çekiniyor? Çok mu utangaç? Fotoğraf çektiriyoruz diyecekti. Diyemedi. Resim çekinilmez ki? Çizilir, boyanır, yapılır. Hem niye çekinelim ki? Çekinecek ne var ki? Cesur olalım fotoğraf çektirelim ya da fotoğrafımızı çeker misiniz diyelim.)
  •  Direk (Direkt dese doğrudan, dolaysız olarak demek istediğini anlayacağım. İngilizce direct olan sözcüğün Türkçesi doğrudan demek. Direk dediği için bir direği anlıyor olmalı. Acaba ne direği? İyi de durup dururken direk demek nereden aklına geldi? Niçin?)
  •  “… derken?” (Bu nereden çıktı der gibi bir ifade. Neyi anlamadığını anlamadım ki? )
  • İllaki… (Ne olursa olsun, hangi koşulda olursa olsun, özellikle diyemeyince bu ifade yetiyor demek ki…)
  • Şiddetle öneriyorum (Öneri güzel de şiddet varsa ben istemem. Vurgulanan şey çok güzel, özel, önemliyse ve böyle önerilse daha anlamlı değil mi? Özellikle öneriyorum, kesinlikle öneriyorum daha anlamlı değil mi?)
  • Gibi gibi … (Aslında başkaları, bunun gibi, diğerleri diyecekti de bu kolay geldi. Yeni bir söylem. Hele hele ikinci gibinin vurgusunun değişik tonda olması başka havalı!)
  • Dinlediğiniz için teşekkürler! (İyi ama sadece dinlemedim ki? Sizinle birlikte düşündüm, okudum, yazdım, örnek verdim, gördüm vb. Paylaşımınız ya da katkınız için teşekkür ederim desek daha uygun olmaz mı?)
  • Dönüşlerini bekliyoruz. (Nereden dönüyorlar? Bir yere mi gittiler? Gidişlerini biliyorsunuz demek ki… Aaa yoksa size yanıt vermelerini, tekrar aramalarını mı bekliyorsunuz? Kimileri de geri dönüşlerini bekliyor. Öyleyse hep birlikte bir yerlere gitmiş olmalılar. Geri dönüşüm neydi?)
  • “… olacağım” demek de başka bir eğilim. “Geliyor olacağım” deyip yorulacağına geleceğim dese rahatsız olmayacağım. Tıpkı; yapıyor olacağım, yazıyor olacağım demek gibi. Oysa yapacağım, yazacağım demek ne güzel!
  • “İçin” kullanmak yerine başka bir yetmezlik göze çarpıyor: Çocuklarım adına, kendi adıma… Çocuklarım için ya da kendim için demek bu kadar zor mu?
  • Çay, soru, duş, sahne almak yerine çay istemeyi, soru sormayı, duş yapmayı, sahneye çıkmayı kullanmak sözü dosdoğru kullanmak değil midir? Anımsadığıma göre okuldan almak, hediye, kalem, şemsiye, kitap, mektup vb. almak derken uygun bir kullanım sunmuyor muyuz?
    SÖZÜN SONU
    Sözün sonunu bu yazıyla ilgili olduğunu düşündüğüm bilgelere ayırdım. Albert Camus diyor ki: “İnsanoğlunun iki vatanı vardır. İlki üzerinde yaşadığı, doğup büyüdüğü topraklardır. İkincisiyse o topraklar üzerinde konuşulan, kişinin düşünce, duygu ve düş evrenini biçimlendiren dilidir.
    Emin Özdemir bu söze sözünü eklemiş: Toprak kirlenirse arıtılabilir, yitirilirse geri alınabilir. Dil bir kez kirlenmeyegörsün, onunla birlikte tüm değerler kirlenir!
    Feyza Hepçilingirler’i dinlediğimde yukarıdaki örnekleri kullananlar için şöyle dedi: Dil katilleri, düşünce yoksulları ve dili hoyrat kullananlar.
    Alwin Toffler okuduğumda şu tümceyi gördüm: 21. Yüzyılın cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil; okumayanlar, öğrendikleri yanlış bilgileri değiştiremeyenler ve yeniden öğrenemeyenler olacaktır.
    Yazının sonuna yakışan tek söz Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın satırı olmalı: Türkçem, benim ses bayrağım…

Daha Geniş Bilgi İçin

AKSAN, Doğan. 2001. Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını. Ankara: Bilgi
AKSAN, Doğan. 2003. Türkçenin Gücü. Ankara: Bilgi
AKSAN, Doğan. 2005. Türkçenin Zenginlikleri İncelikleri. Ankara: Bilgi
GİRAY, Ülkü. 1998. Güzel Konuşma ve Okuma Kılavuzu. Ankara: Bilgi
ATEŞ, Kemal. 2005. Türkçem Mahzun Ben Mahzun. Ankara: İmge
GÜLİZAR, Jülide. 1994. Haberler Bitti Şimdi Oyun Havaları. Ankara: Ümit
GÜLİZAR, Jülide. 2004. Where Are You Going Türkçe. Ankara: Sinemis
GÜRZAP, Can. 2006. Söz Söyleme ve Diksiyon. İstanbul: Remzi
HEPÇİLİNGİRLER, Feyza. 1999. Türkçe “OFF”. İstanbul: Remzi
HEPÇİLİNGİRLER, Feyza. 1999. Dedim: “AH” Türkçe “OFF-2”. İstanbul: Remzi
HEPÇİLİNGİRLER, Feyza. 2007. Dilin Zamana Dokuduğu. İstanbul: Everest
HEPÇİLİNGİRLER, Feyza. 2013. Nasıl Pop Yazar Olunur? İstanbul: Everest
KONGAR, Emre. 2003. Yozlaşan Medya ve Yozlaşan Türkçe. İstanbul: Remzi
ÖZEL, Sevgi. 2006. Dilimde Tüy Bitti. İstanbul: Çınar
ÖZEL, Sevgi. 2006. Dil Kiri El Kiri. İstanbul: Çınar
ÖZDEMİR, Emin. 1999. Güzel ve Etkili Konuşma Sanatı. İstanbul: Remzi
ÖZDEMİR, Emin. 2002. Dilin Öte Yakası. İstanbul: YKY
ÖZDEMİR, Emin. 2002. Anadilin Toprağında. İstanbul: Dünya Kitapları
ÖZDEMİR, Emin. 2003. Düzyazının Sorgulayan Gücü. İstanbul: Can
ŞENBAY, Nüzhet. 2004. Alıştırmalı Diksiyon Sanatı. MEB Yayınları: 3077, 945
TAŞER, Suat. 1978. Konuşma Eğitimi. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Ankara: Türk Tarih Kurumu

13 thoughts on “Yanlış Dil Kullanımına Dikkat!

  1. Ne çok biliyor ve ne çok yanılıyorsunuz… Bu söylediğiniz kelimeleri kullanmayalım, evet ve hayır da demeyelim, olur, anladım, olabilir de yeterince düşünce ifade etmiyorour. Hadi onları da çıkaralım dilimizden; budaya budaya bir sap bırakacaksınız o kocaman yemleşil yapraklı dünyanın en güzel ağacı Türkçe’de. Allah’tan kökleri derin diyorum. Aynen Türkçe’de var olan bir kelimedir ce tek başına sözlerinize aynı şekilde katılıyorum, üzerine söyleyecek bir şeyim lok demektir. TEKRARA DÜŞMEK HATADIR! TEKRARLAMADAN KULLANALIM. -yor olacağım bileşik fiilli bir kalıptır, Türkçe gramerde bir kaç zaman ve kalıpla kullanımı vardır. Kullanıldığı yerde gelecek zaman kullanırsanız anlam daralır/değişir. DOĞRU KULLANIMINI ÖĞRENİP, DOĞRU YERDE KULLANALIM. Devam etmiyorum, dile ihanet vatana ihanettir. Düşmanı iyi bilip, tanıyıp zekice savaşalım derim. Ne dersiniz?

    1. Sayın Ferda Eren merhaba. “Yanlış Dil Kullanımına Dikkat!” başlıklı yazıma gösterdiğiniz ilgi, dikkat ve özen için teşekkür ederim. Zaman vererek yorum yazmanızdan da ayrıca mutlu oldum. Bilmeye, eksiklerimi tamamlamaya ve yanıldıklarımı düzeltmeye dönük çabama destek veren satırlarınız için teşekkür ederim. Bu nedenle her yazımın sonunda yararlandığım kaynakları paylaşıyor ve görüşlerime alan uzmanlarının birikimini de ekliyorum. Saygılarımla…

      1. Sayın Üstündağ, yazınızın önce bütün öğretmenlere, sonra da bütün öğrencilere, hatta ana babalara defalarca okutulması gerektiğine inanıyorum. Şu anda bir dergi için benzer bir yazı yazıyorum. Bilmiyorum kaçıncı yazım bu konuda. Yılmadan, usanmadan yazmamız gerekiyor. Yoksa Türkçe elden gidiyor.
        “Aynen, sıkıntı yok kanka, noktasında, adına, hayret bir şey, telaş yapma, atıyorum, adamın dibisin, ben şok, değerlendirilen, kınama yaptı…” diyen bir kuşak ve televizyoncu gençler (!) gümbür gümbür geliyor. Sözcük dağarcığı zayıf kişilerin bu ucubelere sarılması, hatta bu gariplikleri yaratıcılık, dilin zenginliği gibi görmeleri ise başka bir üzcü konu.
        Kaynakçanız mükemmel. Kimileri (Emin Özdemir gibi) öğretmenim olmuş bu güzide insanların bu güzel kitaplarını yazmanız da önemli bir değerbilirlik. Ayrıca kimi haksız eleştirileri olgunlukla karşılamanız (ben o konuda, bu yaşta bile kendime güvenemiyorum) ne güzel bir erdem.
        Yazıma şimdi daha şevkle devam edeceğim.
        Teşekkür ve saygılarımla…

        1. Sayın Mehmet Akkayalı özenli satırlarınız, inceliğiniz ve içtenliğiniz için çok teşekkür ederim. Ne mutlu ki Emin Özdemir’in öğrencileri ekranda bile olsa birbirini buluyor. Çok sevgili Emin Hocamla dört yıl boyunca yan yana çalışmak, benim için ikinci bir üniversite öğrenimi yapmak gibiydi. Yazınızı gönlünüzce tamamlamanızı dilerim. Bittikten sonra benim de okumamı sağlarsanız çok mutlu olurum. Sağlıkla ve iyiliklerle kalın…

  2. Cep telefonundan kontrol etmeden ve gözlüksüz yazdığım için yazım hataları için özür dilerim.

    1. “Şiddetle öneriyorum (Öneri güzel de şiddet varsa ben istemem. Vurgulanan şey çok güzel, özel, önemliyse ve böyle önerilse daha anlamlı değil mi? Özellikle öneriyorum, kesinlikle öneriyorum daha anlamlı değil mi?)” demişsiniz ama evrende kesin olan ne var ki? Öyleyse söylenen, yapılan bir şeyin ardından niçin bu sözü kullanıyoruz? Kesinlikle diyerek ifade ettiğimiz görüşlerimizin dayanakları ya da gerekçeleri neler? 🙂 Bir de tutarlılığı ekleyiverin.

  3. TDK’ye göre resim ve fotoğraf kelimeleri birbirinin yerine kullanılabilir. Saçma ama öyle.

  4. Güzel yazınız için teşekkür ederim. Okurken hem keyif aldım hem de düşündüm. Çok kıymetli Türkçemiz. Saygılarımla…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir