Okul Dönemindeki Çocuklarla İletişim Nasıl Olmalıdır?

Aile anne, baba ve onların çocuklarından oluşan en küçük toplumsal kurumdur. Sağlıklı bireylerin yetişmesi aile içi sağlıklı iletişim ile mümkündür. Her ailenin yapısı ve iletişim şekilleri farklıdır. Kimi aileler sorunlarıyla baş ederken, üzüntü ve sevinçlerini paylaşırken, kimi aileler bunu başaramamaktadır. Bu, aileyi oluşturan anne ve babaların kişilik yapıları ve iletişim şekilleri ile alakalıdır. Aile içinde iletişim, anne baba ve çocuğun bilgi, düşünce ve duygularını birbirlerine ilettikleri ve bu iletilenleri anlamaya, yorumlamaya çalıştıkları bir süreçtir. Okula başlamış çocuklarla iletişim süreci ise ayrıca bir çaba gerektirmektedir. Okula başlayan çocuğun iletişimi artık yakın çevresiyle sınırlı değildir.

Okulda birlikte olduğu insanlarla geçirdiği vakitlerde olumlu veya olumsuz bir çok olay ve davranışlarla karşılaşmaya başlar. Çocuk, okulda karşılaştığı birçok olay karşısında sevinç, üzüntü veya korku gibi duyguları yaşar. Peki anne ve baba olarak gün içerisinde, uzun süre ayrı kaldığınız, duygu ve düşünceler yüküyle eve gelen çocuklarınızla nasıl bir iletişim kuruyorsunuz? İletişimde hatalarınız var mı? Varsa bu hatalarınızı değiştirmek için çaba harcıyor musunuz? Öğrenciliğin getirdiği ödev yapma, erken yatma, kalkma, sınav hazırlığı gibi sorumlulukların üstesinden gelmesi için nasıl bir çaba harcıyorsunuz?

Ailede iletişim önemlidir ve iletişimin olmadığı bir zaman yoktur. İki insan yan yana olduğunda hiç konuşmasa bile bir iletişim halindedir. Yanlış ve yetersiz iletişim aile ve çocuk arasında sorunlara yol açmaktadır. Çocuklarınızla iletişiminizde hatalarınızın farkında mısınız?

Anne ve babaların okul dönemindeki çocuklarla yaptığı iletişim hataları nelerdir;

  • Çocuğun ne söyleyeceğini dinlemek yerine o esnada ne cevap vereceğini ya da onu nasıl ikna edeceğini tasarlamak.
  • Gereğinden fazla ve suçlayıcı bir takım sorular sormak. “ Bu kaçıncı söz verişin?”, “Düşük notlarını düzelteceğini söylememiş miydin?” gibi sorular çocuğun doğru düşünmesine, sorunun nerden kaynaklandığını bulmasına ve bu yeteneği kazanmasına bir katkı sağlamaz. Tam tersine çocuğun savunmaya geçmesine, duygu ve düşüncelerini gizlemesine yol açar.
  • Onun duygu ve düşüncelerini dikkate almamak. Olaylar karşısında ne hissettiğini önemsememek.
  • Saldırgan bir dil kullanmak.
  • Çocukları hatalı davranışı yerine top yekun eleştirmek. Hatalı davranış yerine top yekun eleştirilen çocukların öz saygısı azalır yani kendini değersiz görür.
  • “Akılsızsın”, “Başarısızsın” gibi çok fazla olumsuz sıfat kullanmak. Çok fazla olumsuz sıfat kullanılması zamanla çocukların davranışlarını olumsuzlaştırır.
  • Gereğinden fazla akıl ve öğüt vermek.
  • Yargılayarak konuşmak. Çocuğunuz okuldan geldi ve arkadaşıyla arasında geçen münakaşayı anlatmaya başladı, “Neden oldu” “Ne gerek vardı” “Nasıl olur” gibi sorular kapı kapatıcılardır. Yargılayıcı konuştuğunuz zaman çocuk kabuğuna çekilecektir.
  • Tehditkar konuşmak. “Odanı veya masanı toplamazsan olacakları sen düşün” gibi konuşmalarla gözdağı vermek.
  • Alaycı konuşmak. Birçok anne-baba, çocuklarında gördükleri hatalı davranışı onunla alay ederek giderebileceklerini düşünürler ve böyle davranırlar. Alay çocuk üzerinde manevi baskı oluşturur ve davranış bozukluklarına neden olur. Sonra ki yıllarda bir birey olarak toplumla olan ilişkisinde zorluklar yaşayabilir.
  • Yıkıcı eleştirilerde bulunmak. “Her şeyi berbat ediyorsun “ eleştirisi zamanla hiçbir şeyi iyi yapamayacağını düşünmesine neden olur.
  • Çocuğun yapabileceği şeyleri anne babanın üstleniyor olması. Yapılan araştırmalara göre aşırı koruyucu ebeveynlerin çocuklarında özgüven yoksunluğuna rastlanmaktadır. Ebeveynlerin desteği çekildiğinde ortaya, beceriksiz, hiçbir işin üstesinden gelemeyen, pasif ve bağımlı çocuklar çıkmaktadır.
  • Sen dilini kullanarak mesajlar vermek. “Beni sinirlendiriyorsun” “Çok dikkatsizsin” “Saygısızca davranıyorsun” gibi cümleler kullanıldığında çocuk da kendini savunmak zorunda hissedecek ve benzer karşılıklar verecektir.
  • Ergenlik döneminde anne babaların düştüğü en büyük yanlışlardan biri de çocuğu ile farklı yaş dönemlerinde hep “aynı” tarzda konuşmalarıdır. Çocuk sürekli büyüme, gelişim ve değişim içerisindedir. Çocuk değişir ama anne baba iletişimde konuşma tarzını değiştirmemekte direnir.

Daha sağlıklı bir iletişim kurmak ve sağlıklı bireyler yetiştirmek için neler yapılmalı;

  • Anne ve babalar olarak kendi beklentilerinizi, davranışlarınızı, ilişki biçimlerinizi, yaşama ve olaylara bakış açılarınızı gözden geçirmelisiniz. Kendinizde bir eksiklik hissediyorsanız ilgili kitap ve dergileri okumalı, okullarda verilen seminerlere katılmalı, öğretmenlerden ve alanında uzman kişilerden destek almalısınız.
  • Çocuğunuza güvenmeyi öğrenin ve bunu sergileyin ki o da kendisine güvensin.
  • Çocuğunuzu önce iyice dinleyin daha sonra gerekiyorsa ikna etmeye çalışın.
  • Çocuğunuzun doğru dü¬şünmesini sağlamak ve problemi kendisinin çözmesine yardımcı olmak için yargılayıcı ve suçlayıcı soruları bir tarafa bırakmanız gerekir.
  • Onun duygu ve düşüncelerini dikkate alın. Okulda yaşadığı veya tanık olduğu bir olay karşısındaki duygularını açıklamasını isteyin. “ Korktun mu” , “ Heyecanlandın mı” veya “ Mutlu oldun mu” gibi yönlendirici sorularla ne hissettiklerini açıklamasına yardımcı olabilirsiniz. Zamanla duygularını rahatlıkla ve doğru olarak ifade etmesini öğrenecektir.
  • Saldırgan dil kullanmayın. Söylemek istediklerinizi de yutmayın. Açık ve net ifadeler ile duygularınızı kontrol ederek hataları dile getirin.
  • Başardıkları için ödüllendirin, doğru davranışlarını övün.
  • Çocukları gerektiği zaman eleştirmekten kaçınmayın. Kişiliğini değil hatalı olan davranışını eleştirin. Eleştirirken “ben” dilini kullanın. “Masamı toplamadığın için kendime çalışacak alan bulamıyorum” cümlesi tehdit içermeyen bir cümledir. Çocuk tarafından hatası kolay kabul edilir bir davranıştır ve “ Masanı dağıttığımı fark etmedim” gibi yanıtlar gelecektir.
  • Çocukları dinlerken, onu dinlediğinizi hissettiren “ hı hı “, “evet”, “dinliyorum” gibi ifadeler kullanın. Sessiz dinliyorsanız çocuğa bakmalı, onun konuşmasını yüreklendirmelisiniz. Yeni şeyler söylemek yerine anlattıklarını kısa özetler ile tekrarlayabilirsiniz.
  • Genel sorular yerine daha özel sorular sorun. “Bu gün okul nasıldı” yerine “ Bugün sunduğun fen bilgisi deneyi nasıl sonuçlandı” gibi
  • Çocuğunuz üniversite sınavına hazırlanıyor ve bir gün bu sınavda başarılı olamayacağını ve sınava katılmak istemediğini belirtti. “Yaparsın” , “Başarırsın” gibi sabit belli mesajlar vermek yerine, karşılıklı ve sakin olarak nasıl böyle bir kanıya kapıldığını araştırarak onun duygu ve düşüncelerini ifade etmesine yardımcı olunuz.
  • Öğüt vermek yerine, onun sıkıntılarına benzer sıkıntıları yaşamışsanız bunu paylaşmanız ve anlatmanız daha faydalı olacaktır. Yaşadığı sıkıntıların herkes tarafından yaşandığını yalnızca ona özgü olmadığını bilmesi onu rahatlatacaktır.
  • Çalışan veya çalışmayan anne ve babaların, çocuklarıyla faydalı zaman geçirmeleri için daha çok çaba göstermeleri gerekir. Vakit bulamadığını söyleyen anne ve babalar, size ve çocuğunuza faydası olmayan magazin programları ve dizilere zaman bulabiliyorsanız, çocuğunuza ayıracağınız zamanınız var demektir.

İletişim, iki kişinin bir birine tatlı bir gülümsemesiyle başlar, iyi bir dinleyici olmasıyla devam eder. Aktif dinlemeyi öğrenen anne ve babalar, çocuklarının duygularını daha iyi anladıkça sıcacık ilişkiler kurulacaktır. Korkmayın, çocuklarınız hangi yaşta olursa olsun onları kucaklayın ve sarılın. Anne baba olarak sizi model alan çocuklarınıza tatlı dilinizle, etkin dinlemenizle, onlara duyduğunuz saygı ve sevgiyi göstererek örnek olun. Her çocuk değerlidir ve her çocuk kendisini anlayan, sorunlarına yanıt bulan, sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşan bir aile ortamında yetişmek ister. Çocuklarınızı bir birey olarak kabul edin iletişiminiz daha sağlıklı olacaktır.

Yararlanılan Kaynaklar :

  • İletişim Çatışmaları ve Empati ( Sistem Yayıncılık ) – Prof. Dr. Üstün Dökmen
  • Anne-baba ve Çocuklarla İletişim ( Makale ) – Dr. Sadık Akşit – Doç.; Ege Üniv. Tıp Fak. Pediatri Ana Bilim Dalı
  •  Özgüven Eksikliği; Ben Yapamam ( Makale ) – Oktay Şılar –Klinik Psikolog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir