“Uzak dediğin, önce içinde birikir insanın; sonrası sadece yoldur” der Murathan Mungan. Seyahat etmek de yola düşmek fikriyle başlar. Bir yerin, bir yerdekilerin, belki de kendimize kendimizin yetmediği noktada “gitme” fikri içimizde filizlenmeye başlar. Seyahat de bu arayışın bir sonucudur aslında.
Seyahat yola çıkıldığında değil, yol düşünülmeye başlandığında başlar. Yola çıkmaya hazırlanan kişi yola, duraklarına, menziline hazırlanır. Gözünde canlanır tüm bu merhaleler. Önce aklında almaya çalışır o yolu, yüreğine sorar; belki de korkar. Aksilikler, zorluklar, üşengeçlikler başına üşüşür. “Gel etme, gitme!” der içindeki huzursuz. Konforun tatlı miskinliği yatağına çağırır.
* “Yola çıkacak kişinin aşması gereken ilk ve en önemli engel, kendi yerleşikliğidir: Kendi yeri -kendisidir…”
İlk ve en önemli engeli aşan için artık yola çıkma zamanı gelmiştir. Asıl deneyim de budur. Kapıyı dışarıdan çekme cesareti gösterenlerdir ancak ve yalnız bulabilenler. *“…ne aradığını ‘bilen’ değil, nereden ayrılacağına karar verebilen…”
Yol büyük bir öğretmendir; öğretmeden öğreten. Ne kadar hazır olursan ol, yol sürprizler hazırlar sana; büyük talihsizlikler, küçük tesadüfler, büyük kavuşmalar, küçük hayal kırıklıkları, büyük umutsuzluklar, küçük mutluluklar… *“Bir yeni yolun başında duran kişi, henüz hiçbir şey bilmiyordur: Ufku, birkaç adım ötedeki ilk dönemece kadar, ilk yol ayrımına kadar uzanır ancak ama bir şeyden emindir: Yürüyeceğinden…”
Zamanın akışında tek bir yöne doğru yol almaya mahkum olan insan, mekanda yol alırken anlar özgürlüğünü. Zamanı değiştiremezken mekanı değiştirmek insanı değiştirir. İster ayakları ister bisiklet, otomobil, gemi, tren, uçak olsun değişiminin vasıtası; yol alan değişir. Belki de asıl sebebi budur yola çıkmanın. *“Bir yola çıkan kişi, ‘kendisini’ yanında taşımaz, bir çanta taşır gibi ‘kendisi’, hep, yanında değil, önündedir; yolun yöneldiği ama henüz ulaşamadığı bir yerde…”
Yol almak özgürlüktür. Öyle midir gerçekten? Başkasının açtığı, levhalarını astığı, zorluklarını düzlediği yolda yol almak özgür olmak mıdır? Yoksa çeşit çeşit yollar içinde, dilediğine sapabilmek midir özgür olmak? Belki de hiç gidilmemiş yönleri yol eylemektir özgürlük.
* “Kendi yönünü bulamayan kişi için, ‘yol’ yoktur bir sürüklenmedir bütün ‘yürüme’si… Kendi yolunu bulamayan, bütün yolları boşuna yürür.”
Bir kez yola düşmeye gör… Değişmenin, gelişmenin, dönüşmenin yola bağlılığının bağımlısı olursun. Yeni yerler, yeni yönleri; yeni yönler, yeni yolları; yeni yollar, yeni yerleri çağırır durur. *“Yerini bulan kişi, yerleşir. Yol, yerde, sona erer, yük iner, yön kalkar. Ama bir kez bir yerden kalkıp, yönü tutturup, yükü sırtlayıp, yola çıkan kişi, artık dursa, hatta yerleşse bile bir yerde hep hazırdır artık, yola da yöne de yüke de…”
Öyleyse;
* “Yerlerimiz, hep, yeni yollarımızın başları; yollarımız da hep, yeni yerlerimizin sonları ola…”
*Oruç Aruoba, Yürüme, Metis Yayınları, 1992